https://www.yenisesbolvadin.com/

AHMET AKÇAY


DÖN BABA DÖNELİM...


Beni yakından tanıyamayanlar tasavvufi yönümü pek bilmezler. O sert görüntümün altında gönül ehli sufi bir mutasavvıf yatar. Mevlana aşığıyımdır. ?Ne olursan ol yine gel? emrine uymuş, gönül muhabbeti olan her divana icabet etmişimdir.
Gönül dünyamızın mürşidi ise Mevlana Celaleddin Rumi hazretleridir. Kendisi hepinizin bildiği üzere Horasan´da doğmasına rağmen hayatının büyük bir kısmını Konya´da geçirmiş, Mesnevi adlı büyük eserini burada yazarak Anadolu´ya mührünü vurmuş bir üstattır. Konyalı olduğu için hemşerimiz sayılır aynı zamanda.
Mevlevi zikirlerimizin ismine ise sema adı verilir. Semazen ismi verilen mürit arkadaşlarımız, sağ elleri yukarıya, sol elleri aşağıya dönük -portakal tutar gibi- sema ederler. Bu ellerin duruşundaki anlam, ´hak´tan aldığımı, halka veririm´ felsefesinde yatar. Mevleviliğin ayini sema töreninin doğuşunun ise şöyle olduğu anlatılır:
Üstadımız Mevlana, bir gün Konya´da Kuyumcu Selahaddin´in sarraf dükkanının önünden geçerken onun çekiç darbelerindeki ritimlerden cezbeye kapılıp semaya başlar. Başka bir rivayette ise, bir gün Konya sokaklarında dolaşırken, ?dilku, dilku? diye avladığı tilkinin postunu satan bir Türkmen´in sesini duyarak semaya başlıyor. Zira dilku´nun Farsça manası ?gönül, neredesin??imiş. Bu sözleri duymak kafi oluyor dönmeye başlaması için.
Sema ayininde dönen çelebilerin dönüşlerine benzeyen, yaşadığımız kainatta da hep bir dönüş var; Bir çocuğun topacı, etrafına aldırmadan dönüyor, üzerindeki renkler tek bir renge bürünüyor dönerken.
Bir helikopterin pervanesi, müthiş bir hızla dönüyor..Döndükçe yükseliyor helikopter..
Bir çömlek ustası, tezgahını döndürüyor, dönen toprak, muazzam bir şekil alıyor, usta ellerde.
Arabaların, otobüslerin, bisikletlerin tekerlekleri durmadan dönüyor..Kimi zaman raylar üzerinde ilerleyen tekerler, kimi zaman toprak yollar üzerinden geçiyor..Tekerlek kendi etrafında dönüyor..Ama araç olduğu yerde durmuyor; ilerliyor..
Su çarkı, üzerine boşalan suyla, kendi etrafında dönerken, bir elektrik enerjisi üretiliyor..
Kan, kalp ve akciğerin etrafında dönüyor, akciğerde temizlenip, kalpten pompalanıyor..
Ay, dünyanın etrafında dönüyor, geceleri, güneşin ışığını taşıyor dünyaya. Dünya, kendi etrafında dönüyor, gün oluyor, güneş etrafında dönüyor, mevsim oluyor.
Güneş, kendi etrafında 26 günde bir kez dönüyor ve galaksimizdeki diğer yıldızlarla birlikte 230 milyon yılda galaksiyi dolaşıyor..
Müslümanlar, Mekke´de Beytullah´ı tavaf ediyor. Melekler, arşın etrafında dönüyor..
Kainattaki bu dönüşün ?aşk? ile olduğunu anlatıyor Mevlana.
Amaç gönlün aradığına kavuşmak. Yıllardır aradığı sevgiliyi bulmak için dönüyor tasavvuf aşkı ile dönenler. Yanlış gittiği bir istikametten dönmek için değil. Hazreti Mevlana´nın semada dönmesi ile bugün bir saniyesine bile hakim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için fırıldak gibi dönmek ile bu dönüşün bir alakası yok yani.
Bugün ise meydanlarda, televizyonlarda dönenleri izliyorum. 35 yıl ihanetin peşinde koşup bugün hiçbir şey yokmuş gibi dönüp baş köşeye oturanları, mitinglerde, meydanlarda demokrasi havarisi kesilen şak-irtleri görüyorum.
Bu dönüş benim başımı döndürüyor. Aklıma Athena grubunun şarkısı geliyor:
işte karşımda / ne deseler boşuna / anlaması zor / çok zor olsa da / kolaydan lokma olma
vurduk en dibe / söyle şimdi nereye / yol almalısın / ufak ufak yerine / sıyrıl da gel buraya
dön baba / dön baba dönelim / nedeni yok / sebebi yok sorma / dön baba / dön baba dönelim