https://www.yenisesbolvadin.com/

AHMET AKÇAY


BİR YAZAR OLARAK


Benim gibi çok yönlü insanların toplumda birçok görevi ve şapkası vardır. Misal olarak Orman ve Su İşleri Bakanımız Prof. Dr. Eroğlu´nun bir şapkası siyasetçi, bir şapkası üniversite hocası, bir şapkasının altında ebru sanatını icra eden bir sanatçı olduğu gibi aynı zamanda iyi bir aile babası ve iyi bir mühendis bulabilirsiniz.
Örnekleri artırmak mümkün. Afyonkarahisar´da gazetecilik yapan İsmail Akar abim, aynı zamanda eski bir profesyonel futbolcu, mali müşavir, siyasetçi, radyo yorumcusu ve köşe yazarı özellikleri ile örnek aldığım idollerimden birisidir.
Dinçay Doğar hocam da öyle. Eğitimci, politikacı, yazar ve spor adamı kimliği ile bizlere yol göstermiştir.
Bende naçizane yemek ustası bir sanatçı, yerel ekonomist, köşe yazarı, toplumsal ombdusman özelliğimle şehrin babası sayılmam ve Türk Milliyetçiliğinin simgesel bir ismi olmam hasebiyle toplumda çeşitli yönlerimle insanlığa faydalı olmaya çalışıyorum.
Bu özelliklerimden birisi de uzun yıllardır bu köşeden sizlerle yaptığım haftalık sohbetlerle ortaya çıkmış olan köşe yazarlığı etiketimdir. Şaka bir tarafa ?hiç mütevazi olmayacağım- şu anda Bolavadın´ın ve Afyonkarahisar´ın en çok tıklanan ve okunan köşe yazarlarından birisi olmuşum. Bunu ben söylemiyorum, rakamlar söylüyor.
Öyle ki, bazı yazım sadece bir internet sitesinde 3-4 bin kişi tarafından okunuyor. Bu rakama, gazetenin basılı nüshasında okuyanları ve yazımı alıntı yapan diğer siteleri de dahil ederseniz, nereden bakılırsa hafta 10 bin insanımıza ufuk açıyorum. Ne mutlu bana..
Tabi ben bu başarıya hemen pat diye gelmedim. Tabir yerinde ise tırnaklarımla kazıyarak bu konuma yükseldim. Gündem yaratan o yazıları yazabilmek için adeta doğum sancıları çektim. Toplumda sosyolojik analizlerde bulundum. Yazdığım her bir cümle için neredeyse bir kitap okudum. Almadan vermek Allah´a mahsus, okumadan yazamazsınız. Bu yazıları yazmak için 600´e yakın kitap okudum. Rus edebiyatını Tolstoy´dan, Gorki´den, sosyolojiyi İbni Haldun´dan ve Cemil Meriç´ten, oryantalizmi Edward Said´den, Türk Romanını Cengiz Aytmatov´dan okuyarak öğrendim. Her gün en az 20 köşe yazarını takip ettim. Ulusal´da merhum Necdet Sevinç´i, yerelde ise merhum Ömer Lütfi Turan üstadımızı köşe yazarlığında kendime model olarak aldım. Kısacası gazeteyi sadece etli pidenin altında ve yemek sofrasında çorba kasesinin altında görmedim. Yerel, ulusal, uluslar arası birçok medyayı takip ettim.
Ve sonuçta sizleri kendime tiryaki eden bu yazıları yazmaya başladım. Bizler köşe yazarları olarak geleceğe mektup yazan insanlarız. Bizler bu dünyadan göçüp gitsek bile fikirlerimiz, tespitlerimiz, öngörülerimiz dünya döndükçe yaşamaya devam edecektir.
Bu nedenle siz değerli okurlarımdan dileğim, yazılarımı okuduğunuz gibi, küçük küçük denemeler yazarak bana gönderin. Sizlerde geleceğe mektuplar yazın. Memleketin meselelerini, ülkemize ait düşüncelerinizi diğer insanlarla paylaşın. Ne demişler atalarımız:
Söz uçar, yazı kalır.
Şimdiye kadar çok konuştuk, artık yazma vakti..