https://www.yenisesbolvadin.com/

AHMET AKÇAY


BAŞKANLIK SİSTEMİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİM


Geçtiğimiz hafta ?Diplomatik Bir Bakışla Amerikan Seçimleri? konulu makalemi sizlerle paylaştım. Bu yazıma ülke içinden ve dışından onlarca, yüzlerce tepki geldi. Yazımdan sonra ABD karıştı, FBI duruma el koydu ve Hillary ablanın elektronik postaları incelemeye alındı. Bundan mütevellit lüle saçlı Trump başkanlık seçiminde Hillary ile arasında olan farkı kapattı. FBI, Hillary Clinton ile birlikte benim e-postalarıma da el atmaya çalıştı ama elletmedim. Seçimin sonucuna tesir ettiğime inanıyorum.
Bu arada benim ABD başkanlık sistemi ve seçimleri ile ilgimi ve alakamı gören herkes, ülkemizde de tartışılan Başkanlık Sistemini de bana sormaya başladı. Vatandaşlarımız bu sistemi benden öğrenmeye çalışıyorlar. Her konu hakkında bilgi sahibi olduğum, ehli vukuf sayıldığım için bu konuda da görüşlerimi merak ediyorlar. Bu son derece doğaldır. Bir bilge kişi, bir ombudsman olarak görüşlerimin merak edilmesi tabiidir. Bende olsam benim gibi bir düşünce adamının görüşlerini merak ederdim. Ne yazık ki benim böyle bir şansım yok. Siz bana göre son derece şanslı sayılırsınız. Kıymetini bilin.
Lafı fazla uzatmayalım, benim başkanlık sistemi ile ilk tanışmam, ilk öğrenimim sırasında Kocatepe İlkokulunda olmuştur. Öğretmen sınıfta seçim yaptı ve sınıfın çalışkanının başkan seçilmesini sağladı. Sınıftaki öğrencilerde benim başkan olmamı istediklerini düşünüyordum. Daha sonra öğretmenin seçtiği arkadaşımla okul bahçesinde yaptığımız ?ufak bir ikili görüşme ile? o arkadaşımız benim başkan olmam gerektiğini, yoksa sınıfımızın bölüneceğini söyleyerek yeniden başkanlık yarışına gidilmesi gerektiğini söyledi. Kendisi seçilmiş bir başkan olmasına rağmen böyle davranması beni duygulandırdı. Daha sonra herkesin ısrarı ile ben başkan oldum ve sınıfımızın sınırlarını genişlettim. Okulumuza basketbol sahası kazandırdım. Sınıfımızın misak-ı milli sınırları içerisinde yer alan okul kantinini sınıfımız yönetime aldırdım. Başkanlıkta sağladığım başarı neticesinde sınıfımızdaki herkes esnaflığı öğrendi. Sınıfımızdan birçok başarılı işadamı çıktı, ama yüksek öğrenim gören olmadı ama olsun. Sonuçta sınıf başkanından herkes memnundu. Olmayanlar ise okulu bırakmışlardı. Duydum ki başka okullara gitmişler, memur olmuşlar. Sonuçta sınıfımız bölünmedi. Giden gitti, kalan kaldı..
Daha sonra yetiştiğimiz ocaklarımızda da başkanlık sistemini gördüm. Biz Ülkücü Türk Milliyetçiliği fikriyatına meftun insanların yetiştiği ocaklarda başkanlık sistemi vardır. Yalnız bizde herkes başkandır. 3 ülkücünün olduğu yerde, 4 başkanın olduğu zaman bile olmuştur. Ülkücü bir camiada ?başkan? diye seslendiğinizde hemen hemen herkesin başını size çevirdiğini görebilirsiniz. Birde başkanların üzerinde ?reis? olur bizde. Bunlar Türk Milliyetçiliği fikriyatı ile sosyal hayatımızda yer bulan kavramlardır. Şimdi bizi taklit edenler reisliği, başkanlığı bizden taklit ediyorlar. Bundan gocunmayız. Yalnız bizde başkan tek temsilcidir, yalnız tek karar verici değildir. Kararlar istişare ile alınır, son sözü başkan söyler. Ben hayatımda tüm kararları çevreme sorarak aldım, yalnız sonuçta kafama neyi koydumsa onu yaptım. Bunun sonucunda da çok hata yaptım, çok bedel ödedim. Kendi kararımla yaptığım hatalar beni bağlar. Ama bunu toplum adına yapsaydım bunun bedelini millet öderdi. İşte bu düşündürücüdür.
Bu nedenle Ülkücü Türk Milliyetçileri olarak başkanlık sistemine, reislik geleneğine, Başbuğluk makamına karşı olmayız. Eğer Mete Han gibi, Sultan Alparslan gibi, Atilla gibi, Fatih Sultan Mehmet gibi, Yavuz Sultan Selim gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi, Başbuğ Alparslan Türkeş gibi, Türkmen Beyi Devlet Bahçeli gibi bir başkan seçeceksek, başkanlık sistemine sonuna kadar destek veririz. Buna millet karar versin. Yalnız bizdeki başkanlık Amerikada olduğu gibi eyalet usulüne göre olmaz, olmamalı. Üniter yapıdan taviz veremeyiz. Türk tipi olmalı, Türk´e benzemeli, özgün olmalı. Amerikalı Coni´lerin sistemi bize uymaz. Meclis yine olmalı. Türk´ün töresinde toy vardır. Türk töresine göre, toy konuşur, Han susar. Türk´ü Türk eden töreli, Han´ı, baş eden kut´lu oluşudur. İşte bu şartlar altında Başkanlık sistemini tartışabiliriz. Hem Başbakan´ın, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi iki başlılık doğuruyor. Bu nedenle iki başlılık olacağına tek başlılık olsun, karmaşa olmasın diye düşünürüz.
Bu şartlar altında başkanlık sistemi kabul olursa ve ilkokulda olduğu gibi herkes benim başkanlığımı isterse aday olabilirim. Başkan olursam Turan birliğini sağlarım. Sloganım ise hazırdır:
Ahmet´im Türkiye´ye Başkan Olacak
Türkiye büyüyüp Turan olacak.
Hodri meydan..